El-kuu mescidi
el-kuu mescidi
Resûl-i Ekrem (a.s.m.)taif halkindan taşlanmaya maruz kalip sığındığı hazreti addasın baginda biraz dinlenip sükûn bulduktan sonra, yarasını temizleyip abdest almış, ardından kuu mescidin olduğu kayalık bir yerde da iki rekat namaz kılmıştır.bir kayaligin dibinde kolunu bir kayanin ustune yaslamasi sonucu efendimizin kolunun izinin tasa cikmasindadirki kuu mescidi adini almistir , Namazın sonunda Rabbine sunduğu münacat ise, Rububiyet-ubudiyet ilişkisinin tarifsiz bir örneğidir. Meali dahi insanı huşû ve huzûa getiren bu münâcatta, Nebiyy–i Zîşan (SAV), bir ‘abd-i aciz’ olarak Kadîr-i Rahîm’e şöyle seslenmiştir:
“Yâ Allah! Gücümün zayıflığını, tedbirimin azlığını, halk nazarında hakîr görülüşümü sana arz ve şikâyet ediyorum.
Yâ Erhamu’r–Râhimîn! Sensin zayıf düşenlerin Rabbi! Sensin benim Rabbim!
Sen beni kime bırakıyorsun? Senden uzak olan ve beni gördükçe suratını asan kimselere mi? İşimi eline verdiğim düşmana mı?
Eğer Senden bana karşı bir azap yoksa, hiç gam çekmem.
Senin af ve mağfiretin, benim için, gazabından daha geniştir.
Senin üzerime gazab indirmenden, yahut gazabının üzerimde yerleşmesinden, Senin karanlıkları aydınlatan, dünya ve âhiret işlerini düzene koyan Vechinin Nuruna sığınırım!
Herşey Senin rızan içindir ve bütün güç, kuvvet de Sendedir, Senin Elindedir!”
Bir cevap yazın